Kemik Erimesi (Osteoporoz)

Kemik Erimesi Nedir?

Kemik erimesi kemiğin iç yapısındaki mimari yapının bozulmasına bağlı kırık riskinin arttığı bir hastalıktır.

Kemik sağlıklı durumda sürekli kendisini yenileyen bir dokudur. Düzenli olarak bir yapım ve yıkım süreci ile kendi iç dengesine sahiptir. Osteoporoz kemik yıkımın artmasına bağlı gelişen bir durumdur. Her ne kadar kemik yapımı normal şekilde devam ediyorsa da aşırı yıkım neticesinde kemikte bir kayıp ve neticesinde de mineral yoğunluğunda azalma oluşmaktadır. BU da kemiğin dayanıklılığının ve gücünün azalmasına ve küçük travma veya kazalarla kolayca kırılmasına neden olmaktadır.

 

Önemli bir hastalık mıdır?

Kemik erimesi yol açtığı kırıklar nedeniyle önemli bir hastalıktır. Toplumda en yaygın görüldüğünü kabul ettiğimiz kalp krizi, felç, kanser gibi hastalıklardan daha fazla sayıda kişiyi etkilemektedir. Dünyada her yıl ortalama 1,5 milyon kişi kemik erimesine bağlı kırığa maruz kalmaktadır.

Öyle ki; Avrupa birliğinde her 30 sn de bir kişi kemik erimesine bağlı kalça kırığı nedeni ile hayatını kaybeder.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Neden Oluyor? Nasıl Gelişiyor?

Normal sağlıklı şartlarda hepimiz doğduğumuz andan itibaren kemik biriktirmeye başlarız. Bir insanın ulaşabileceği maksimum kemik miktarı 30’lu yaşlarda son bulur. Buna zirve kemik kütlesi denir. Zirve kemik kütlesini belirleyen en önemli unsur genetik yapıdır. Bunun yanında kişinin bu döneme kadar nasıl beslendiği, ne kadar egzersiz yaptığı, geçirdiği hastalıklar, varsa kullandığı ilaçlar gibi çevresel bazı etmenlerde zirve kemik kütlesini değiştirebilmektedir. Bir kez bu maksimum kemik kütlesine ulaşıldıktan sonra yıllık %1 civarında kemik kaybı başlar. Bu yaşlanmanın doğal bir sürecidir. Bu yaşlardan sonra yine beslenme, egzersiz ve çevresel faktörler kemik kaybı miktarını değiştirebilir. Buna bağlı olarak da kişinin kemik erimesi geliştirip geliştirmeyeceği veya hangi yaşlarda buna maruz kalacağı değişkenlik gösterir. Zirve kemik kütlesi düşük olan insanlar daha erken yaşlarda kemik erimesine maruz kalmaktadırlar.

Kemik Erimesine Neden Olan Durumlar Var mıdır?

Yaşlanmaya bağlı gelişen kemik erimesi dışında kadınlarda menopoz dönemi kemik erimesi için kritik bir dönemdir. Çünkü östrojen hormonu kemiği koruyan bir yapıdadır. Menopozla ortaya çıkan östrojen kaybı kemiğin koruyucu kalkanın kaybına yol açar. O zamana kadar yılda %1 olan kemik kaybı oranı %2-3 civarına çıkar. Hızlanan kemik kaybı osteoporozla sonuçlanmaktadır.

Bunun dışında aşağıda sırladığım hastalıklar da kemik erimesine neden olabilmektedir.

  • Anorexia nervosa
  • Malabsorpsiyon (sindirim sisteminden emilim bozukluğu) sendromları
  • Hiperparatiroidi (paratiroid bezlerinin aşırı çalışması)
  • Post-transplantasyon (Organ nakli sonası dönem)
  • Kronik böbrek yetmezliği (diyaliz hastaları)
  • Hipertiroidi (Tiroid bezinin aşırı çalışması)
  • Uzamış immobilizasyon (uzun süreli hareketsizlik, yatağa bağımlı olmak)
  • Cushing’s sendromu (vücutta aşırı kortizol hormonu üretimi veya dışarıdan kortizon ilacı kullanımı)
  • Hipogonadizm (cinsiyet hormonlarının eksik olması)
  • İlaçlar (Glukokortikoid, Siklosporin A, Takrolimus, Levotiroksin (doz fazlalığında), Medroksiprogesteron asetat, Aromataz inhibitörleri, Heparin, Nöroleptikler, Metotreksat, Aluminyum, Mide koruyucu ilaçlar, Antikonvulzanlar, Lityum, İntravenöz demir)

Osteoporoz sadece kadınlarda görülen bir hastalık mıdır?

Hayır. Osteoporoz hem erkekleri hem de kadınları etkileyen bir hastalıktır. Menopoz süreci nedeniyle kadınlarda görüldüğü düşünülse de 50 yaş üzeri erkeklerde prostat kanserinden 2,5 kat daha fazla orandadır (%11,3’e karşılık %27). Dünyada yılda 9 milyon osteoporotik kırık gelişirken %39’u erkeklerde görülür. A.B.D.’de 8 milyondan fazla osteoporozlu veya düşük kemik yoğunluğu olan erkek vardır. 50 yaş üstü her 8 erkekten birinde yaşam boyu 1 osteoporotik kırık olacaktır. Kalça kırığı sonrası erken dönemde ölüm riski erkeklerde kadınlardan 2 kat fazladır. Kadınlardan farklı olarak erkeklerde osteoporoz sadece yaşlanma nedeniyle değil yukarıda sıraladığım hastalıklara ikincil olarak gelişme olasılığı daha yüksektir.

Kemik Erimesi Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Kemik erimesi DXA denen bir radyolojik ölçüm cihazı ile tanı konan bir hastalıktır. Çok düşük dozda radyasyona maruz kalınır. Röntgen benzeri bir yöntemdir.

1 cm2 kemikteki mineral içeriğini ölçer. Ölçümler omurga (bel) ve kalça bölgesinden yapılır. Bazen ön koldan ölçüm yapılan durumlar da olabilir. Tanı T skoru denen bir değerle konur. T skoru , genç referans popülasyon ile karşılaştırmasının standart sapmasıdır. Değer -1 standart sapmaya kadar normal kabul edilir. Eksi 1 ile -2,5 arasındaki değerler osteopeni (hafif osteoporoz veya osteoporoz başlangıcı) olarak isimlendirilirken -2,5 ve altındaki değerler osteoporoz olarak nitelendirilmektedir.

Kemik erimem olduğunu nasıl anlarım?

Kemik erimesi kırık olmadığı sürece belirti vermeyen bir hastalıktır. Bu nedenle kişilerin bedensel bir şikayetle doktora başvurmaları söz konusu değildir. Her kemik ağrısı olan kişide kemik erimesi olduğu düşüncesi doğru değildir. Başka nedenlere bağlı ağrı olabilir. Eğer aşağıdaki sıralanan durumlarda kemik yoğunluğu ölçülerek tanı konması mümkün olabilir.

Herkese Kemik Yoğunluğu Ölçümü Yapılmalı mı? Kimlere Kemik Yoğunluğu Ölçümü Yapılmalı?

65 yaş üzeri bütün kadınlar ve 70 yaş üzeri bütün erkekler (risk faktörlerinden bağımsız)

Kırık için risk faktörü taşıyan <65 yaş menopoz sonrası kadınlar ve 50-69 yaş arası erkeklerde aşağıdaki risk faktörlerinden birinin varlığı

  • Hafif travma veya düşme ile kolay oluşan kırık
  • Üç aydan uzun süre kortizon kullanımı
  • Sigara içilmesi
  • Artmış alkol tüketimi
  • Zayıflık (Beden kütle indeksi <20 kg/m2) ya da çok hızlı kilo kaybı
  • Romatoid artrit
  • Osteoporoz ile ilişkili hastalık öyküsü
  • Osteoporoz açısından yüksek riskli ilaç kullanım öyküsü
  • Direkt grafilerde kırık varlığı

Bunların olmadığı durumlarda kemik yoğunluğu ölçümü gerekli değildir.

Ne sıklıkta kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalıdır?

Genellenirse kemik erimesi olup ilaç almayan hastalarda 2 yılda 1, tedavi alanlarda aldıkları tedaviye bağlı olarak 6-12 ay ara ile ölçüm yapılması önerilmektedir.

Kemik erimesi olduğunda kan tahliline ihtiyaç var mıdır?

Kemik erimesine neden olma olasılığı olan hastalıkları taramak için bazı testler mutlaka bazıları ise muayenede bir bulgu tespit etmişse doktorunuz yapılmalıdır. Tam kan sayımı, serum kalsiyum, serum fosfor, PTH, 25 OH D3 vitamini, serum alkalen fosfataz, TSH, böbrek ve karaciğer testleri mutlaka yapılmalıdır.

Kemik erimesi (Osteoporoz) nasıl tedavi edilir? Her hastada ilaç kullanmak gerekli midir?

İlaç tedavisi her hasta için gerekli değildir. Kırığı var olan tüm hastalar tedavi edilmelidir. Kırık olmayanlarda DXA ölçümü ile kemik mineral yoğunluğu -2,5 altında olanlar ile kırık riski yüksek osteopenisi olan hastalar tedavi gerektirir.

Tedavinin esasını yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı oluşturmaktadır. Batı tarzı diyette günlük alınan kalsiyum miktarı (600mg/gün) yetersizdir. Her hasta günlük 1000-1200 mg kalsiyum ve 1500-2000 IU D vitamini almalıdır. D vitamini en iyi kaynağı güneştir. Ama ülkemizde D vitamini sentezi mayıs-kasım ayları arasında olur.

Kalsiyum mutlaka ilaç olarak mı alınmalıdır?

Hayır. Besinlerle yeterli miktarda kalsiyum alımı önemlidir. Özet bir günlük beslenme programı içerisinde 3 porsiyon süt ürünü (sütten ziyade yoğurt, peynir gibi fermente olanlar) yanında bol miktarda yeşil sebzeler (maydanoz, dereotu, roka, tere otu gibi) ve 1 avuç kuru yemiş günlük kalsiyum ihtiyacını karşılaşabilir. Bu kadar besin tüketilmediği durumlarda mutlaka dışarıdan kalsiyum takviyesi ile desteklenmelidir.

Kalsiyum dışında vitamin ve minerallerde kullanmak gerekli midir?

Başta magnezyum olmak üzere, K2 vitamini, çinko, potasyum, A vitamini gibi desteklerinde kalsiyum kadar olmasa da kemik üzerinde olumlu ekşileri vardır. Bu elementlerin eksikliklerine sık rastlanılmadığından mutlaka alınması zorunlu değildir.

Kemik erimesi ilaçları nelerdir? Nasıl etki ederler?

Kemik erimesi için kullanılan ilaçlar 2 temel mekanizma ile etki gösterirler. En sık kullanılanlar kemik yıkımını durdurarak kemik yoğunluğunun artmasını ve kırık riskinin azalmasını sağlar. En sık kullanılan ilaçlar bisfosfonat grubu ilaçlardır. Hem haftalık veya aylık olarak ağızdan yutulan şekilde kullanılanları vardır hem de yılda 1 kez serum şeklinde uygulanması söz konusudur. Bunun dışında aynı mekanizmaya sahip 6 ay ara ile cilt altına uygulanan bir başka ilaç da mevcuttur. Bir diğer ilaç grubu ise kemik yapımını artıran ilaçlardır. Bunlardan ülkemizde günlük insülin gibi cilt altına uygulanan ilaçlar vardır. Bu grup ilaçlar genellikle ağır vakalar için tercih edilmektedir.

Hangi hasta için hangi ilacın daha uygun olacağı doktorunuzun yapacağı muayene, tetkik ve incelemeler neticesinde netlik kazanacaktır.

Kemik erimesi ilaçlarının yan etkileri var mıdır?

Her ilaçta olduğu gibi kemik erimesi ilaçlarının da yan etkileri vardır. Bu tür ilaçlar kullanılmadan önce mutlaka bir diş muayenesinden geçilmeli ve gerekli ise girişimsel diş tedavileri tamamlanmış olmalıdır. Çünkü bu ilaçlar sonrasında yapılacak diş tedavileri neticesinde çene kemiğinde nekroz (bir çeşit kemik erimesi veya gangreni) gelişebilmektedir. Bunun dışında damardan uygulanan veya cilt altına uygulanan tedaviler sonrasındaki günlerde grip benzeri belirtiler ve kemik ağrıları oluşabilmektedir. 

Gebelik –gebelik planlayan kadınlar, böbrek yetmezliği, düşük serum kalsiyumu, osteomalazi hastalığı ile ciddi özafagus hastalığı olanlarda veya devamlı yatan hastalarda kullanılmamalıdır.

Kemik erimesi tedavisi ne kadar devam eder?

Kemik erimesi için kullanılan tedaviler uzun süre kullanılmalıdır. Kemik dokusu kendisini yavaş yeniler. Ortalama tedavisi süresi kullanılan ilaca göre 2 ile 10 yıl arasında değişmektedir. Genellikle 5 yıl kulanım sonrası tedavinin devamı konusu tekrar değerlendirilerek devamı konusunda karar verilir.

İlaç tedavisi ile kesin iyileşme sağlanabiliyor mu?

Kemik erimesi ilaçları kemik doğru ve düzenli kullanıldığında kemik yoğunluğunu artırırlar bazen tamamen normale getirmeleri de mümkündür. Ancak her hastada tam iyileşme söz konusu değildir. Tedavi ile amaçlanan kırık riskini azaltmaktır. Tedavi alırken de kırık ortaya çıkabilir. Bu tedavinin başarısız olduğunun bir göstergesi değildir. Bu tür ilaçlarla ortalama kırık riskinde %50 azaltım sağlanabilmektedir.

Özetle;

Gelecek yıllarda hareketsiz yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarında değişiklik olmadığı taktirde gelişmiş toplumların %50’si zayıf kemiklere sahip olacak ve 50 yaşında 2 kadından biri, 5 erkekten 2 si osteoporoza bağlı kırıkla karşılaşacaklardır.

Hasan Aydın
Lokasyon