HAKKIMDA

Çocukken hiç doktor olma hayalim yoktu. Doğrusu, gelecekle ilgili bir hayalim de yoktu. İçine kapanık ve sessiz ve annemin tabiri ile çok uslu bir çocuktum. Başarılı da bir öğrenciydim.

Kervan yolda düzülür misali bir eğitim hayatı geçirdim. Lise yılları idi ilk ne istediğime karar verdiğimde. Ben insanla ilgili bir meslek yapmalıydım. İlk girdiğimde üniversiteyi kazanamadım. Çok çalıştım ertesi yıl ve bir üniversitenin kapısından ilk adımı 1989 yılında attım. Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesinde 1 yıl İngilizce hazırlık okudum. Hiç gözüm korkmadı yabancı bir dilde eğitim almaktan. Bilakis çok da mutlu oldum. Bu da geleceğime yön veren en önemli adımlardan birisi oldu.

Üniversite ne demekti benim için…

Hazırlık okurken üniversiteye bakış açım gelişti. İdealist bir neslin belki de son üyelerinden birisi olarak biliyordum ki ben üniversiteye bir doktor olmak için girmemiştim sadece, ben bir bilim insanı olmalı ve keşifler yapmalıydım. İlk sene beyin çok ilgimi çekti. Ne çok bilinmeyen var dedim. Sonraki 3 yıl psikiyatri ilgimi çekti. İnsanların duygu durumlarındaki değişimin beyinde gizli sandıklarını bulup açıp onları iyileştirebileceğimi düşündüm.

Klinik derslere başladığımızda artık 4. sınıftaydık. İlk stajımız dahiliye idi. Hepimize birer hasta verdiler takip etmemiz için. Sonra da bir hoca ile hasta başı dersi yapıp o hastayı tartışıyorduk. Benim vakam çok zordu. Ne olduğu bir türlü çözülemeyen bir hastadan hikâye alıp, muayene edip dosya hazırlamam çok zorladı. Birinci haftanın sonunda ilk hasta başı dersimiz oldu. Hematoloji hocamız çok saygıdeğer, gerçek bilim insanı Prof. Dr. Tevfik Akoğlu hocamla hastayı tartıştık bir grup arkadaşımla birlikte. Bizim eksik kaldığımız yerleri hoca doldurdu. Kendisi de hastayı dinledi, bizimle muayene etti. Ders bittiğinde hasta ile ilgilenen asistanı çağırdı. Bu hastanın sorunu budur, şu testleri yapın dedi. Üç gün sonra 10 gündür hastanede yatıp birçok bölüm tarafından değerlendirilip tanı konamayan hasta hocamın söylediği hastalık çıktı. O gün karar vermiştim. Ben dahiliyeci olacağım ve Tevfik hocam gibi olacağım. Onun gibi bir doktor ve onun gibi bilim insanı olacağım. Çok şey öğrendim oradan oraya tüm hocalarımın peşinden koşarken ama pozitif örneklem aldığım tek insan Tevfik hocam oldu hayatımda. Ondan gördüklerim ve öğrendiklerimle başardım da.

Üniversite bitince ne yaptım…

1996 yılında mezun oldum. İkinci TUS sınavında mezun olduğum fakültenin çok istediğim İç Hastalıkları bölümünü kazandım ve hemen başladım çalışmaya. Belki de bir ekolün son örnekleri olarak çok çok iyi bir eğitim aldım. İç Hastalıkları uzmanlığı sonrası 1 yıl uzman olarak çalıştım. O yıllarda sınav yoktu. Bir diğer hayatıma yön veren ve burada olmamı sağlayan Sayın Prof. Dr. Sema Akalın’ın teveccühü ve bendeki istek ve azmi görmesi ile Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları yan dal eğitimine başladım.

Meslek hayatım.

Eğitim hayatım bittiğinde 2005 yılı idi. Bir yön çizmek gerekli idi artık. Bağlı olduğum üniversitede 10 yıl çalıştım. Ama devlet üniversitelerinin kadro sorunları malum. İçimden özel hastanelerde çalışmak geçmiyordu. Ben üniversitede olmalıydım. Araştırmalar yapmalı, keşiflerde bulunmalı ve öğrenci yetiştirmeliyim. Şans bu ya ilk açıldığı yıl, 2006 yılının mart ayında Yeditepe Üniversitesinde ilk akademik yaşamım başladı. Burada da ismini anmadan geçemeyeceğim duayen hastane yöneticisi ve değerli insan Prof. Dr. Melih Bulut’tan çok destek gördüm.

Akademik yaşamım

17 yıl sürdü Yeditepe Üniversitesindeki iş yaşamım. Binlerce öğrenci yetiştirdim veya yetişmelerine katkıda bulundum. Bilimsel alanda çok çalışma yaptım. Serüvenime iç hastalıkları ve yan dal tezlerimi kemik metabolizması üzerine ve bunun kalp damar sistemi üzerine etkilerine ayırdım. Yan dal tezim, alanında öncü çalışmalardan birisi oldu. Marmara Üniversitesinde iken kemik metabolizma hastalıkları ve osteoporoz (kemik erimesi) üzerine yoğunlaştı.

Yeditepe üniversitesinde önceleri böbrek taşının neden geliştiğine merak sardım. Bilime büyük katkısı olan önemli bir keşif ve yeni bir mekanizma keşfettim ve bu konu ile alakalı birçok araştırma yapıp yayınladım. Sonraki yıllarda ilgim gebelik diyabeti üzerine kaydı. Bu konuda hem hastalığın erken tanısına yönelik birçok araştırma yaptım hem de bu konuda referans niteliğinde uluslararası bir kitap yayınladım ve tıp tarihine katkıda bulundum.

Son yıllarda ise dijital ilaç geliştirme konuları ve geleceğin tıbbına yön vermek adına araştırmalar peşindeyim. Bu alandaki çalışmalarımı da yeni kurulmakta olan TESU Sağlık Hizmetleri A.Ş. (www.tesuhealth.com) dört ortaklı şirketimizin çatısı altında devam ettireceğim.

Şimdiye kadar ulusal ve uluslararası arenada dünyanın onlarca farklı coğrafyasında 500 üzerinde konferans vermiş ve konuşma yapmışım. Bu anlamda ülkemi de uluslararası düzeyde temsil etmenin gururunu taşıyorum.

Bundan sonrası…

Ekim 2022 tarihinden itibaren hekimliğe ve insanlığa özel muayenehanemde hizmet etmeye devam edeceğim. Bir yandan da geleceğin tıbbı için araştırmalar yapacağım.

İnsanı sevmek kendini sevmekle başlar mottosuyla çizdiğim hayatıma, giren, hayatlarına dokunduğum, bana dokunan ve buralara gelmeme vesile olan herkese teşekkür ederim.

Prof. Dr. Hasan Aydın Kimdir ?
Lokasyon